Tüm Eş anlamlılar: ÇIKARMAK

Tüm eş anlamlısı, benzer anlamı, kelimelerini bulabilir arama kutusundan tüm hepsine arayarak ulaşabilirsiniz.



kelimesinin eş anlamı çıkarmak




çıkarmak (-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil) - Nedir?

  1. Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
    • "(Cebinden maroken kaplı bir defter çıkardı.)" (Ö. Seyfettin)
  2. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Sonunu getirmek.
  3. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek.
  4. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Bulmak, ortaya koymak.
  5. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Hatırlamak
    • "(Adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım.)" (N. Cumalı)
  6. [nesne almayan fiil] Döküntülü hastalığa tutulmak.
  7. [nesne almayan fiil] Çok hoşlanmak
    • "(Lezzetini çıkara çıkara hikâyesine devam ediyordu.)" (R. H. Karay)
  8. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek.
  9. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Sağlamak, elde etmek.
  10. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Gibi göstermek, bir davranış yüklemek.
  11. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Sindirim yolundan dışarı atmak.
  12. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] İlgisini keserek uzaklaştırmak.
  13. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak
    • "(İhtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti.)" (S. F. Abasıyanık)
  14. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Yayımlamak
    • "(Gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı.)" (O. S. Orhon)
  15. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Gidermek.
  16. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Sebep olmak, yol açmak
    • "(Bir dedektif bürosu açmış, hükûmet zorluk çıkardığından kapatmıştı.)" (R. H. Karay)
  17. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Yapmak, üretmek.
  18. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Sunmak.
  19. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Göstermek
    • "(Sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın.)" (M. Ş. Esendal)
  20. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Bir şeyi bir örneğe göre yapmak
    • "(Yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan İlhami...)" (H. Taner)
  21. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Yollamak, göndermek.
  22. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Yükü boşaltmak
    • "(Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik.)" (R. H. Karay)
  23. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Resim yapmak.
  24. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Fotoğraf çektirmek.
  25. [mecaz] Söylemek
    • "(Bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır.)" (O. C. Kaygılı)
  26. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil), matematik] Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek.

Benzer kelimeler

Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır