kelimesinin eş anlamı geçmek
- geçerli olmak
- çevirmek
- sona ermek
- bitmek
- geçerliliğini yitirmek
- vadesi dolmak
- nefes vermek
- son nefesini vermek
- ölmek
- arada olmak
- araya girmek
- aracılık etmek
- karışmak
- nüfuzunu kullanmak
- geride bırakmak
- aşmak
- dinmek
- geçiştirmek
- görmemezlikten gelmek
- diye geçinmek
- tavrı takınmak
- üzerinden geçmek
- aşırmak
- aldırmamak
- yararlanmak
- sızmak
- sinmek
- yayılmak
- bulaşmak
- üstün olmak
- baskın çıkmak
- arasından çıkmak
- akmak
- etkilemek
- tesir etmek
- atlamak
- bırakmak
- buyurmak
- girmek
- gitmek
- harcamak
- işlemek
- kalmak
- kapmak
- olmak
- oturmak
- sirayet etmek
- sönmek
- tükenmek
- vazgeçmek
- yaşamak
- yermek
- yürümek
- işletmek
- devrolmak
- yazılmak
- satılmak
- okulda
- sıyrılmak
- kurtulmak
- çekiştirmek
- cereyan etmek
- intikal etmek
- kalkmak
- kuş gibi uçup gitmek
- murur
- nüfuz etmek
- savmak
- sökmek
- tecavüz etmek
- yatışmak
geçmek (-den durum kiyle kullanılan fiil) - Nedir?
- Bir yerden başka bir yere gitmek
- "(Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim.)" (T. Buğra)
- Bir yandan girip diğer yandan çıkmak.
- Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek.
- Bir duruma uğramak, konu olmak.
- Bırakmak, vazgeçmek.
- [(-de durum ekiyle kullanılan fiil)] Yaşamak.
- [(-den durum kiyle kullanılan fiil)] Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak
- "(Hakkın var... Ne çare ki bizden geçti, diye söyleniyor.)" (R. N. Güntekin)
- [(-de durum ekiyle kullanılan fiil)] Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek
- "(Bu odanın içinde geçen aşk anları artık çok uzaklardaydı.)" (A. İlhan)
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Hastalık bulaşmak, sirayet etmek.
- [(-den durum kiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)] Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek.
- [(-den durum kiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)] Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek.
- [(-den durum kiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)] Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak
- "(İstanbul'a geçecek değil, parmağımı kımıldatacak takatim yok.)" (S. M. Alus)
- [(-e durum ekiyle kullanılan fiil)] Yerini bırakıp başka yer almak.
- [(-den durum kiyle kullanılan fiil)] Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak
- "(Şimdiki tuluat artistlerinin çoğu oradan geçtiler.)" (S. F. Abasıyanık)
- [(-e durum ekiyle kullanılan fiil)] Etki yapmak, işlemek.
- [(-e durum ekiyle kullanılan fiil)] Görev almak.
- [(-e durum ekiyle kullanılan fiil)] Kalmak, devrolmak.
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Geride bırakmak, aşmak.
- [(nesne almayan fiil, -i durum ekiyle kullanılan fiil, ile edatıyla kullanılan fiil)] Tükenmek, bitmek, sona ermek
- "(Yavaş yavaş bu hırs geçer.)" (F. R. Atay)
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Üstünlük sağlamak.
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Söylemeden veya bitirmeden atlamak.
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Zamanı aşmak, geride bırakmak
- "(Şehzadebaşı'na geldikleri zaman saat onu geçiyordu.)" (P. Safa)
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Harcamak
- "(Bütün günüm seni takip etmekle geçti.)" (Y. K. Karaosmanoğlu)
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek.
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Birinden meşk etmek.
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Haberi bir iletişim aracı ile bildirmek.
- [(nesne almayan fiil)] Sönmek
- "(Ocak sönmüş, koru bile geçmişti.)" (N. Nâzım)
- [(-e durum ekiyle kullanılan fiil)] Yazılmak, girmek.
- [(nesne almayan fiil)] Sürümü olmak, satılmak.
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)] Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak
- "(Kısa süren bir hastalıktan sonra göçüp gideceğini hissetmiş, hatta ölümünün gazetelere bile geçmemesini istemişti...)" (H. E. Adıvar)
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)] Kullanımda olmak, tedavülde olmak.
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)] Kabul edilemez olmak.
- [(nesne almayan fiil)] Okulda, sınavda başarı göstermek.
- [(-e durum ekiyle kullanılan fiil)] Bir yere gidip oturmak.
- [(nesne almayan fiil)] Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak.
- [(nesne almayan fiil)] Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak.
- [(yardımcı fiil), argo söz] Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar.
- [halk ağzında] Çekiştirmek, yermek
- "(Beni sana geçmişler / Vallahi ben demedim.)" (Halk türküsü)
Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır