Tüm Eş anlamlılar: VURMAK

Tüm eş anlamlısı, benzer anlamı, kelimelerini bulabilir arama kutusundan tüm hepsine arayarak ulaşabilirsiniz.

kelimesinin eş anlamı vurmak

vurmak (-e durum ekiyle kullanılan fiil) - Nedir?

  1. Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak.
  2. Ses çıkarmak için, bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak
    • "(Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara giriyor.)" (R. H. Karay)
  3. Etkisi bir yere kadar uzanmak, sokulmak, girmek, duyulmak, yansımak, aksetmek
    • "(Yıkık damından içeriye parça parça güneş vurur.)" (R. H. Karay)
  4. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)] Hızla değmek, çarpmak.
  5. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)] Sürmek.
  6. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)] Takmak, koymak
    • "(Seni buradan ellerine kelepçe, ayaklarına zincir vurup öyle götürecekler!)" (Y. K. Karaosmanoğlu)
  7. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)] Bağlama, ilişkilendirmek
    • "(Bohçacı ve yazmacı kadınların tuhaflığına vurarak etrafını alırlar.)" (R. H. Karay)
  8. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)] Olduğundan başka biçimde görünmek.
  9. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)] Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmak.
  10. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)] Uygulamak, basmak, koymak.
  11. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)] Ses çıkarmak, ses vermek, çalmak.
  12. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Amaçladığı şeye rast getirmek.
  13. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Hızla çarpmak.
  14. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Silahla yaralamak, öldürmek
    • "(Bir gün kızı kurtarmışlar, ayıyı vurmuşlar, kızı saraya götürmüş, padişahın oğluna vermişler.)" (H. E. Adıvar)
  15. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Dokunmak, hasta etmek.
  16. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermek.
  17. [(nesne almayan fiil)] Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak
    • "(Kalbi öylesine kopacakmış gibi vuruyordu.)" (H. Taner)
  18. [(nesne almayan fiil)] Piyango vb. çıkmak, isabet etmek.
  19. [(nesne almayan fiil)] Üzerinde görünmek, üzerine düşmek.
  20. [(nesne almayan fiil)] Desteklemek, dayamak.
  21. [(nesne almayan fiil)] Çıkmak, görünmek.
  22. [(nesne almayan fiil)] Sırtına, omzuna yerleştirmek
    • "(Hamalın biri sırtına koca bir ayna vurmuş götürüyordu.)" (H. Taner)
  23. [(nesne almayan fiil)] Bir şeyi başka bir şey üzerine koymak.
  24. [(nesne almayan fiil)] Tavla oyununda pulu kırmak.
  25. [mecaz] Çok etki etmek, yaralamak.
  26. [argo söz] İçki içmek.
  27. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil), argo söz] Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak.
  28. [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil), matematik] Çarpma işlemini yapmak.

Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır