kelimesinin eş anlamı kaldırmak
- ortadan kaldırmak
- feshetmek
- iptal etmek
- bozmak
- tutmak
- yukarıda tutmak
- havaya kaldırmak
- göstermek
- desteklemek
- alıkoymak
- geciktirmek
- durdurmak
- soymak
- dayanmak
- direnmek
- sabit kalmak
- yukarı kaldırmak
- yükseltmek
- uzaklaşmak
- yukarı çekmek
- çekmek
- yanaştırmak
- durmak
- sağa çekmek
- durumunu düzeltmek
- yetişmek
- kenara koymak
- biriktirmek
- bir kenarda tutmak
- saklamak
- yukarı tutmak
- bulmak
- düzünü çevirmek
- açmak
- bakmak
- sıvamak
- kusturmak
- vazgeçmek
- dönmek
- ortaya çıkmak
- çıkagelmek
- bulunmak
- sapmak
- onaylamak
- uygun bulmak
- sürdürmek [brit.
- kaldırılmak
- yükseltilmek
- almak
- aşırmak
- atamak
- çalmak
- katlanmak
- lağvetmek
- sıyırmak
- taşımak
- tayin etmek
- toplamak
- yakışmak
- götürmek
- uyandırmak
- kaçırmak
- iyileştirmek
- hazfetmek
- hazletmek
- levye
- selp etmek
- sofracı
- tahammül etmek
kaldırmak (-i durum ekiyle kullanılan fiil) - Nedir?
- Bulunduğu yerden almak.
- Yukarı doğru hareket ettirmek
- "(Gözlerini yüzüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık.)" (S. F. Abasıyanık)
- Yükseltmek.
- Ürün toplamak, taşımak.
- Çekmek, taşımak.
- Bir kuruluşun çalışmasına son vermek, feshetmek, lağvetmek
- "(Meclis ... olağanüstü hâli kaldırabilir.)" (Anayasa)
- Hastayı hastaneye götürmek
- "(Yarasının dikişleri koptu dün öğleden sonra, Fransız Hastanesi'ne kaldırdılar.)" (A. Gündüz)
- Tören yaparak ölüyü gömmek.
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Toplamak
- "(Anası, kardeşi ile hep beraber sofrayı kaldırdılar.)" (N. Cumalı)
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Alıp başka yere götürmek.
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Uyandırmak
- "(Bir gece yanında mihman olduğum / Sabah oldu deyi kaldırdın beni.)" (Halk türküsü)
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Piyasadan çekmek.
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Elin ulaşamayacağı yere koymak, saklamak.
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Kaçırmak
- "(Yakın köyden kaldırdığı bir yosmayı sarhoş etmekle meşguldü.)" (S. F. Abasıyanık)
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] İyi etmek, iyileştirmek.
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Bir şeyden çokça satın almak.
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Tayin etmek, atamak
- "(Günün birinde bu müdürü başka, daha önemli bir yere kaldırdılar, buraya da bir başka müdür getirdiler.)" (M. Ş. Esendal)
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Yok etmek, ortadan silmek
- "(Yeryüzünden hayali kaldırın, dünya bir taş ve toprak yığınından ibaret kalır.)" (O. S. Orhon)
- [mecaz] Katlanmak, tahammül etmek
- "(Doğrusunu isterseniz onu çoktan kapı dışarı etmeliydim, ama yüreğim kaldırmıyor, acıyorum.)" (S. F. Abasıyanık)
- [mecaz] Uygun gelmek, götürmek, yakışmak.
- [argo söz] Çalmak, aşırmak.
Benzer kelimeler
- atmak
- ayırmak
- doğrultmak
- düzenlemek
- getirmek
- gitmek
- heyecanlandırmak
- kurmak
- son vermek
- tüydürmek
- yapmak
- yürütmek
- zula etmek
- çıkarmak
- örtmek
Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır