kelimesinin eş anlamı sert
- hoşgörüsüz
- çok sert efsanevi bir taş
- haşin
- ciddi
- ağırbaşlı
- sade
- süssüz
- katı
- sabit
- kesin
- metin
- sağlam
- sıkı
- dayanıklı
- kararlı
- emin
- sıkıca
- sıkı sıkı
- firma
- şirket
- ekip
- sağlık ekibi
- sağlamlaştırmak
- pekiştirmek
- sağlamlaşmak
- pekişmek
- yükselmeye başlamak
- canlanmak
- taş gibi
- kaya gibi
- korkutucu
- tehlikeli
- riskli
- vahim
- çekilmez
- saldırgan
- belalı
- inatçı
- yüzsüz
- pişkin
- arsız
- kaba
- uzlaşmaz
- kırıcı
- acı
- şiddetli
- kulakları tırmalayan
- göz kamaştırıcı
- ağır
- acımasız
- zalim
- eli ağır
- beceriksiz
- sakar
- soğuk
- fırtınalı
- eğilmez
- bükülmez
- değişime açık olmayan
- her askerin adımları önünde giden askerin adımlarıyla tam olarak uyumlu olması amacıyla birbirine çok yakın oldukları yürüyüş tarzı
- herhangi bir kaba veya sert prosedür
- sarhoş
- havlı
- tüylü
- çiş bezi
- bebek bezi
- yayık tabak
- kaskatı
- dimdik
- esnemez
- dik kafalı
- değişmez
- dakik
- dikkatli
- titiz
- sertleşmiş
- keskin
- yalın
- koyu
- yoğun
- zor
- zorlu
- çetin
- fahiş
- aşırı yüksek
- gergin
- tutulmuş
- zoraki
- dik
- sarp
- kabul edilemez
- inanılmaz
- absürd
- alkollü
- içkili
- ölü
- ceset
- kurban
- suç ortağı
- baş belası
- sahte banknot
- sahte para
- müsamahasız
- otoriter
- tam
- mutlak
- harfi harfine
- kabadayı
- sert kimse
- berk
- demir
- hırçın
- kızgın
- pek
- ters
- sarsıcı
- gönül kırıcı
- etkili
- öfkeli
- hiddetli
- çarpıcı
- bağışlaması
- çizilmesi
- kırılması
- acı kuvvet
- acu
- anif
- ayıcı
- barut gibi
- başkara
- bazalt
- bek
- berkuk
- beton gibi
- bor
- boz
- buz
- çakal eriği
- çekişmeli
- dağ iklimi
- dürüşt
- eğe
- ekşi elma
- elma
- emzik otu
- erkek
- granit gibi
- inci
- karahalile
- kayış gibi
- kemikleşmek
- kızışmak
- lâstik gibi
- meryem
- naylon
- nobranca
- rijit
- rodyum
- sertelmek
- sertleşmek
- sertlik
- toka
- yavuz
- yumurta
sert sıfat - Nedir?
- Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı.
- Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen
- "(Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor.)" (T. Buğra)
- Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı.
- Güçlü kuvvetli
- "(Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi.)" (M. Ş. Esendal)
- Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı.
- Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan
- "(Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı.)" (M. Ş. Esendal)
- Gönül kırıcı, katı, ters
- "(... sarardı, dudakları titredi, ama adam sert bir davranışla kadehi kadının eline tutuşturdu.)" (H. E. Adıvar)
- [mecaz] Hırçın, öfkeli, hiddetli, gönül kırıcı
- "(Zaten Atatürk'ün ne vakit öfkesine kapılarak herhangi bir kimseye karşı herhangi bir sert harekette bulunduğunu kim hatırlar?)" (Y. K. Karaosmanoğlu)
- [mecaz] Titizlikle uygulanan, sıkı.
Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır