kelimesinin eş anlamı ön
- yüz
- çehre
- surat
- sima
- hal
- tavır
- eda
- yüz ifadesi
- görünüş
- şekil
- biçim
- yüzey
- üst taraf
- cephe
- önyüz
- resimli taraf
- kadran
- onur
- itibar
- bakmak
- göğüs germek
- karşı olmak
- yönelmek
- dönmek
- yüzünü dönmek
- yüz yüze gelmek
- kaplamak
- karşı karşıya gelmek
- karşı koymak
- karşı çıkmak
- göze almak
- katlanmak
- yüzleşmek
- astarlamak
- kaplama yapmak
- önde
- dikkat
- ön
- öndeki
- baş taraf
- pruva
- cüret
- ön taraf
- paravan kişi
- paravan şirket
- alın
- yüzsüzlük
- utanmazlık
- arsızlık
- önderlik etmek
- yol göstermek
- cephesini düzenlemek
- cepheden
- mihrap örtüsü
- ilk
- başlangıç
- ön hazırlık
- ön duruşma
- yöre
- civar
- karşı
- beri
- önce
- mukaddem
- evvel
- ileri
- üstün
- makbul
- kabak
- huzur
- kat
- yamaç
- muvâcehe
- peşin
- piş
- taraf
ön isim - Nedir?
- Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı
- "(Beş on kişi, köşkün önünde toplandık.)" (M. Ş. Esendal)
- Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı
- "(Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim.)" (B. Felek)
- Bir kimsenin ilerisi
- "(Bir aralık önümüzden şarkı sesleri geldi.)" (S. F. Abasıyanık)
- Yakın gelecek zaman.
- Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü
- "(Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık.)" (P. Safa)
- Önce olan, ilk.
- Civar, yöre.
- [sıfat] Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan
- "(Ben, Anafartalar'da Mustafa Kemal'in bulunduğu en ön siperlerde de kurşun attım.)" (A. Gündüz)
Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır