kelimesinin eş anlamı bas
- basso
- ana
- en üst rütbeli
- belli başlı
- şef
- baş
- reis
- amir
- armanın en üst kısmı
- baş ile ilgili
- baştaki
- kafa
- akıl
- kelle
- başkan
- lider
- müdür
- yönetici
- tepe
- zirve
- tura
- köpük
- kaymak
- pınar başı
- konu başlığı
- konu
- uç kısım
- kişi
- kişi başı
- adam başı
- başında olmak
- başı çekmek
- yönetmek
- kullanmak
- yönlendirmek
- gitmek
- yönelmek
- baş vermek
- olgunlaşmak
- asıl
- en önemli
- esas
- öğretmen
- ağa
- akıl hocası
- kalıp
- kaptan
- hoca
- efendi
- üstad
- usta
- sahip
- yenmek
- öğrenmek
- hakim olmak
- züppe
- zengin soylu
- asilzade
- ilk
- birincil
- başlıca
- asal
- en güzel zaman
- gençlik
- hayatın baharı
- olgunluk çağı
- mükemmel şey
- asal sayı
- başlangıç
- ilk dönem
- ana nota
- savunma duruşu
- ağızotu koymak
- tulumbaya su koymak
- astar sürmek
- içirip sarhoş etmek
- söylemesi gerekeni öğretmek
- temel
- okul müdürü
- müvekkil
- fail
- düellocu
- sermaye
- anapara
- anamal
- ser
- çıban
- saksı
- sifon
- yay
- yaz
- göz
- kulak
- burun
- oluş
- doğuş
- doruk
- sarrafiye
- beden
- ciğerci
- mebde
- mir
- server
- yalın isim
bas isim, anatomi - Nedir?
- İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser
- "(Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı.)" (N. Cumalı)
- Bir topluluğu yöneten kimse
- "(Cumhurbaşkanı devletin başıdır.)" (Anayasa)
- Başlangıç.
- Temel, esas
- "(Gücün, erdemliğin, bilimin, her şeyin başı paradır, para.)" (H. E. Adıvar)
- Arazide en yüksek nokta.
- Bir şeyin genellikle toparlakça ucu
- "(Avucumuzun içinde sakladığımız sigaraların yanmış ucu ile fitillerin başını yaktık.)" (F. R. Atay)
- Bir şeyin uçlarından biri
- "(Bu müjde verilince acele yerinden kalktı, merdiven başına yürüdü.)" (R. H. Karay)
- Kasaplık hayvanlarda ve bazı yiyeceklerde adet.
- Para değiştirirken verilen veya alınan üstelik, sarrafiye.
- Bir şeyin yakını veya çevresi.
- "Önem veya yönetim bakımından ileride olan, en önemli, en üstün" anlamlarında birleşik kelimeler yapan bir söz.
- Güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş derecenin en yükseği.
- [denizcilik] Deniz teknelerinde ön taraf.
- [denizcilik] Çıban.
Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır