kelimesinin eş anlamı kurmak
- kuvvetlendirmek
- artırmak
- geliştirmek
- övmek
- göklere çıkarmak
- yapmak
- yerleştirmek
- kanıtlamak
- belirlemek
- saptamak
- pekiştirmek
- ayarlamak
- sağlamak
- temelini atmak
- dayandırmak
- dayanmak
- dökmek
- kalıba dökmek
- monte etmek
- atamak
- saldırmak
- dikmek
- açıklamak
- kırmak
- ileri sürmek
- aday göstermek
- üzerine çıkarmak
- yükseltmek
- iyileştirmek
- tuzak kurmak
- işe girmek
- maddi yardım sağlamak
- geçindirmek
- düşünmek
- hazırlamak
- tasarlamak
- oluşturmak
- toplamak
- bina etmek
- hayal etmek
- ihdas etmek
- inşa etmek
- organize etmek
- rekzetmek
- tertip etmek
- tesis etmek
- teşkil etmek
kurmak (-i durum ekiyle kullanılan fiil) - Nedir?
- Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek
- "(Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk.)" (F. R. Atay)
- Hazırlamak
- "(Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak.)" (R. H. Karay)
- Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek
- "(Çocukça bir sevinçle kurduğun çalar saatleri çalıp duruyor.)" (H. Taner)
- Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak.
- Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek
- "(Dünyanın en büyük imparatorluklarını kuran kimlerdi?)" (O. S. Orhon)
- Yapmak, inşa etmek
- "(Çirkin yapıları örtecek güzel yapılar kuralım.)" (N. Ataç)
- Yapmak, oluşturmak
- "(Belki on aile keçelerden, kilimlerden çergelerini meyve ağaçlarının altlarına kurdular.)" (Ö. Seyfettin)
- [ticaret] Ortaklık sağlamak.
- [ticaret] Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek
- "(Teşkilatı ilçede sevilip sayılan bir avukat kurmuştu.)" (T. Buğra)
- [ticaret] Bir araya getirmek, toplamak.
- [ticaret] Gizlice hazırlamak, tasarlamak
- "(Çocukların top oynadıkları kumluktan iskeleye doğru yürürken hep planlar kuruyordu.)" (C. Uçuk)
- [ticaret] Düşünmek
- "(Yalnız hayalle geçiniyorum, ben yalnız hayal kuruyorum.)" (S. F. Abasıyanık)
- [ticaret] Aklına koymak.
- [ticaret] Zihinde büyütmek
- "(Bayram ağa, uşakların söylediklerini kurdukça kurdu.)" (H. E. Adıvar)
- [ticaret] Sağlamak, oluşturmak.
- [mecaz] Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek.
Benzer kelimeler
- aklından geçirmek
- anlamak
- bulmak
- dizmek
- düzenlemek
- düzmek
- etmek
- gerçekleştirmek
- imal etmek
- karşılamak
- niyet etmek
- planlamak
- sanmak
- tasavvur etmek
- üretmek
Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır