kelimesinin eş anlamı son
- sonuç
- netice
- karar
- kanı
- hüküm
- kesin
- kati
- inandırıcı
- uç
- taraf
- akıbet
- kafa
- ölüm
- erek
- kalıntı
- izmarit
- bitirmek
- sonuca ulaşmak
- son vermek
- bitmek
- sona ermek
- yok etmek
- sonuçlanmak
- ölmek
- sona erme
- bitirme
- ecel
- sonek
- takı
- en son
- sonuncu
- final
- nihai
- kusursuz
- final karşılaşması
- final sınavı
- son baskı
- bitiş
- kusursuzluk
- mükemmellik
- tamamlama
- son kat boya
- cila
- tamamlamak
- tüketmek
- mahvetmek
- mükemmelleştirmek
- sona erdirmek
- rötuş yapmak
- cilalamak
- işten atma
- geçen
- önceki
- son derece
- son
- sonunda
- sonuç olarak
- son kez
- son olarak
- sonuncu kimse
- son şey
- ayakkabı kalıbı
- kundura kalıbı
- sürmek
- devam etmek
- dayanmak
- yetmek
- öldürücü darbe
- hesabın kapanması
- aklama
- temize çıkarma
- döleşi
- meşime
- örtü
- dönem sonuna ait
- ölümcül hastalığın son aşamasına ait
- dalın ucunda yetişen
- terminal
- gar
- son durak
- son hece
- kutup [elek.
- son bulma
- çekim eki
- sınırlama
- iptal
- son verme
- en uzak
- esas
- en yüksek
- geri
- hudut
- nihayet
- olanca
- sınır
- bitim
- etene
- bitimi
- eş
- plâsenta
- olum
- ahir
- döl eşi
- encam
- hatime
- hitam
- intiha
- münteha
- payan
- taze
son sıfat - Nedir?
- Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı
- "(Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu.)" (P. Safa)
- En arkada bulunan.
- Artık ondan ötesi veya başkası olmayan
- "(Son atlıkarıncayı Kadırga meydanında birkaç yıl evvel görmüştüm.)" (H. A. Yücel)
- Uç, sınır.
- Olanca
- "(Son kuvvetiyle: Ya Ali! diye bağırdı.)" (M. Ş. Esendal)
- [isim] Bir şeyin en arkadan gelen bölümü, bitimi, nihayet, akıbet.
- [isim, mecaz] Olum.
- [isim, anatomi] Etene.
Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır