kelimesinin eş anlamı bol
- çok
- dolu
- bereketli
- verimli
- gürül gürül akan
- zengin
- varlıklı
- ırmak ayağı
- ırmağa dökülen akarsu
- kırmızı şaraplı kokteyl
- üretken
- dağarcığı geniş
- doğurgan
- iri yarı
- çam yarması gibi
- ağır
- etkili
- müsrif
- savurgan
- cömert
- eli açık
- gür
- kaba
- kaba saba
- tam
- alası
- bakımsız
- bozulmuş
- kokmuş
- kokuşmuş
- iğrenç
- sıra
- dizi
- saf
- rütbe
- aşama
- sınıf
- tabaka
- derece
- dizmek
- sıraya koymak
- saymak
- yer vermek
- dizilmek
- sıra olmak
- rütbesi olmak
- sayılmak
- yüksek rütbeli olmak
- kısıtlanmamış
- sınırsız
- esirgenmemiş
- geniş
- ferah
- iyi
- mebzul
- şarap
- dolgunca
- feyizli
- gani
- gümrah
- ibadullah
- ongun
- şapşal
bol sıfat - Nedir?
- İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı
- "(Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm.)" (P. Safa)
- Nicelik bakımından olağandan veya alışılandan çok, kıt karşıtı
- "(Demek ki zeytinin bol ve ucuz olduğu bir yerdeymiş.)" (B. Felek)
- Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki.
Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır