kelimesinin eş anlamı parça
- kırıntı
- bölüm
- kısım
- fragman
- tane
- bir parça
- eser
- piyes
- iş
- tüfek
- kısa mesafe
- kısa süre
- taş
- piyondan büyük taş
- madeni para
- yamalamak
- parça koymak
- eklemek
- birleştirmek
- parçalarını eklemek
- hurda
- kırpıntı
- bozuntu
- paçavra
- kupür
- döküntü
- kavga
- dövüş
- kavga etmek
- dövüşmek
- çatışmak
- hurda olarak kullanmak
- hurdaya ayırmak
- ıskartaya çıkarmak
- çürüğe çıkarmak
- ıskartaya ayırmak
- parçalamak
- ufalamak
- dilim
- daire kesmesi
- bölüt
- bölmek
- parçalara ayırmak
- en küçük parça
- dilimlemek
- lime lime etmek
- doğramak
- küçük küçük kesmek
- parçalanmak
- devam
- kesim
- kıt'a
- bölecik
- kırılmak
- cüz
- çıngı
- lime
- modül
- pare
- pasaj
- sunum
- şerha
- tikim
- ülke
- yutum
parça isim - Nedir?
- Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey.
- Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime
- "(Alınacakları bir gece önceden küçük bir karton parçasına yazmıştır.)" (H. Taner)
- Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri.
- Tane.
- Edebiyat eserinin bir bölümü
- "(Hayatımın en acı ve tatlı saatleri bunun başında geçti, eserimin en güzel parçalarını onun kenarında yazdım.)" (R. N. Güntekin)
- Müzik eseri.
- Benzeri, bir örneği.
- [mecaz] Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz
- "(Bir çoban parçasısın, olmasa bile koyun / Daima eğeceksin başkalarına boyun.)" (K. Kamu)
- [argo söz] Güzel, alımlı kız veya kadın.
Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır