kelimesinin eş anlamı yakalamak
- ele geçirmek
- kabullenmek
- kapmak
- ganimet almak
- tutmak
- almak
- kaçırmamak
- el koymak
- gaspetmek
- zaptetmek
- kavramak
- anlamak
- benimsemek
- tutuklamak
- tutukluk yapmak
- takılmak
- yapışmak
- havada kapmak
- belirlemek
- paketlemek
- derdest etmek
- durdurmak
- eline geçmek
- enselemek
- pençelemek
yakalamak (-i durum ekiyle kullanılan fiil) - Nedir?
- Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak
- "(Üç ince dalı birleştirerek sıkıca yakaladım.)" (R. H. Karay)
- Kaçan kimseyi ele geçirmek, derdest etmek.
- Bir kimsenin gitmesini engellemek, durdurmak
- "(Bu defa Tevfik'i dükkânın kapısında yakaladılar, aynı şeyi ona açtılar.)" (H. E. Adıvar)
- Bir kimseyi hoşa gitmeyecek bir durumda bulmak, bir kimsenin suçu ortaya çıkmak.
- Bir kimsenin suçluluğunu gösteren söz, bakış veya işareti fark etmek.
- Birdenbire etkisi altına almak.
- Arayarak veya rastlantı sonucu bulup bağlantı kurmak
- "(Zehra, Yorgaki'nin müziğini herhangi bir yerinden yakalıyor.)" (A. İlhan)
- [mecaz] Belirlemek, anlamak
- "(Kız onun zayıf damarını yakalamıştı.)" (T. Buğra)
Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır