kelimesinin eş anlamı alıkoymak
- mahrum etmek
- hapsetmek
- gözaltına almak
- engellemek
- kurtarmak
- gizlemek
- kendini tutmak
- tutmak
- baskı altında tutmak
- bastırmak
- frenlemek
- dizginlemek
- sınırlamak
- kısıtlamak
- elinden kaçırmamak
- unutmamak
- kaybetmemek
- parayla tutmak
- vermemek
- esirgemek
- bekletmek
- ayırıp saklamak
- saklamak
- yubatmak
- birini
- tevkif etmek
alıkoymak (-i durum ekiyle kullanılan fiil) - Nedir?
- Bir süre için bir yerde tutmak.
- [(-den durum kiyle kullanılan fiil)] Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak
- "(Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit'ten bahsediyordu.)" (R. N. Güntekin)
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil)] Ayırıp saklamak.
- [(-den durum kiyle kullanılan fiil)] Yoksun bırakmak
- "(İlk iki karım beni dalmış olduğum macera âleminden bir adım alıkoymamıştılar.)" (H. R. Gürpınar)
- [(-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)] Mâni olmak, engel olmak
- "(İki güne yakın bir zaman yalnız su vererek oradan oraya koşturulmuş hayvanı, hangi kuvvet ağzına yanaşmış yiyeceği kapmaktan alıkoyar?)" (R. N. Güntekin)
Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır