kelimesinin eş anlamı uç
- son
- sınır
- had
- son derece
- aşırı derece
- burun
- taktik
- tepe
- tip
- filtre
- hafif vuruş
- hafifçe dokunma
- bahşiş
- öneri
- püf noktası
- tavsiye
- tiyo
- eğme
- yatırma
- eğilme
- eğim
- uç takmak
- ucuna bir şey takmak
- bahşiş vermek
- uyarmak
- tiyo vermek
- devirmek
- dökmek
- boşaltmak
- eğilmek
- yana yatmak
- devrilmek
- hafifçe vurmak
- dokunmak
- ağız
- hudut
- ibik
- ekstrem
- tepesi
- sebep
- kıran
- kıyı
- kutup
- limit
- tarınç
uç isim - Nedir?
- Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası
- "(Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu.)" (A. Gündüz)
- Uzun bir şeyin baş veya son noktası.
- Bir şeyin kenarı
- "(Kırk kişilik bir masanın bir ucunda, üç kişiyiz.)" (R. H. Karay)
- Bir uzaklığın son noktası
- "(İstikbal bu yolun ucundan bir güneş gibi doğuyor.)" (F. R. Atay)
- Bir şeyin başı, tepesi
- "(Ayaklarının ucuna basarak beşiğin yanına geldi.)" (H. E. Adıvar)
- [tarih] Türk devletlerinde genellikle sınır boylarındaki eyalet ve sancak.
- [eskimiş] Sebep.
Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır