kelimesinin eş anlamı dar
- sıkı
- vücuda yapışan
- kıt
- sıkışık
- kısıtlı
- sınırlı
- daraltmak
- kısmak
- daralmak
- güç bela
- ucu ucuna
- boğaz
- geçit
- darboğaz
- sıkıntı
- yokluk
- üzüntü
- ensiz
- elverişsiz
- zorlukla
- ancak
- az
- ev
- mahdut
- yetersiz
- yurt
- güçlükle
- sıkıntılı
- balina
- boş inanç
- daraç
- daraş
- delik
- futa
- kancabaş
- kik
- lâm
- mevziî
- mukassi
- pervaz
- şerit
- tıkılmak
- u
- ü
dar sıfat - Nedir?
- İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı.
- Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz
- "(Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu.)" (S. Derviş)
- Az, elverişsiz, sınırlı.
- Sıkıntılı
- "(Dar bir gün gelmiş birinden üç beş kuruş almışım, ne çıkar!)" (M. Ş. Esendal)
- [mecaz] Yetersiz.
- [zarf] Güçlükle, ucu ucuna, ancak
- "(En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile, akşam altı postasına dar yetiştiler.)" (M. Ş. Esendal)
- [zarf] İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk.
- [zarf] Yurt.
- [zarf] Ev.
Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır