kelimesinin eş anlamı zayıf
- kudretsiz
- ince
- yağsız
- kıt
- verimsiz
- fidan gibi
- eğilme
- dayanma
- meyil
- dayanmak
- meyletmek
- yaslanmak
- eğilmek
- eğilim göstermek
- meyilli olmak
- yaslamak
- etkisiz
- sakin
- sinirsiz
- normal kilonun altında
- sıska
- cılız
- arık
- çelimsiz
- enez
- yetersiz
- kuru
- yufka
- güçsüz
- kuvvetsiz
- sağlamlığı
- yeteneksiz
- önemli
- enerjisi
- etkisi
- eti
- kötü
- algın
- argın
- cırboğa
- çelik gibi
- çerden çöpten
- çöp gibi
- debil
- eğnez
- etsiz
- fasulye sırığı gibi
- fırın süpürgesi
- hıra
- ince yapılı
- kafes gibi
- kaldırım kargası
- kansız cansız
- kara maşa
- kavrulmak
- kıl kuyruk
- kılkuyruk
- kikirik
- lâgar
- meryem ana kandili gibi
- nahif
- sönük
- süzük
- tıfıl
- tığ gibi
- toruk
- tüy sıklet
- yanuç
- yavri
- zebun
zayıf sıfat - Nedir?
- Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)
- "(Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım.)" (S. M. Alus)
- Görevini yapacak yeterli gücü olmayan.
- [mecaz] Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayan.
- [mecaz] Önemli, güvenilir olmayan.
- [mecaz] Çok az.
- [mecaz] Enerjisi, etkisi, yoğunluğu az olan.
- [isim] Başarısızlığı gösteren not.
- [mecaz] Bilgi yönünden yeterli olmayan, yeteneksiz.
- [mecaz] Kişilik ve ruhsal yönden gereği kadar güçlü olmayan
- "(Zayıf ve uydurma bir âşık bu cevaba karşı perişan olurdu.)" (A. Gündüz)
Eş Anlamlısı Nedir? Okunuş ile yazım açısından farklı ama anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Anlamdaş kelimeler çoğu zaman birbirinin yerine tutabilir ve genellikle eş anlamlı kelimelerden biri yabancı kökenli olmaktadır